revizyon ile organize matbaacılık brnckvvtmllttrhaberi

İlginç Bilgiler : Çok İlginç Bilgiler

Bazı ilginç bilgiler
İnsan elinde, en yavaş uzayan tırnak baş parmağınki, en hızlı uzayan tırnak ise orta parmağınkidir.
Hawaii alfabesinde sadece 12 harf bulunmaktadır.
Güney Kore başkenti Seul, Kore dilinde “başkent” anlamına gelir.
Kanada, Kızılderili dilinde “büyük köy” anlamına gelmektedir.

İngilizcedeki Wendy ismi, Peter Pan hikayesinde kullanılmak üzere uydurulmuştur.
Sahra Çölündeki Tidikelt kasabasına on yıl boyunca hiç yağmur yağmamıştır.
Mumyaların ayak parmakları tek tek sarılarak mumyalanmıştır.
Dünyadaki ilk telefon rehberinde sadece elli isim yer almıştı. 1878 yılının Şubat ayında Connecticut New Haven’da yayınlanmıştı.
Yataktan düşerek ölme olasılığı iki milyonda birdir.
ABD’de, yasları 20 ile 29 arasında olan zenci erkeklerin üçte biri ya hapiste ya da gözaltında tutulmaktadır.
Ortalama bir erkek, hayatinin 3350 saatini traş olmak için harcar.
Geçen 3 bin 500 yılın, sadece 230 yılı barış içinde yaşanmıştır.
Sallanan sandalyede hiç durmadan sallanma rekoru 440 saattir.
Bir cam kırıldığında, ufalanan parçalar saatte üç bin millik bir hızla etrafa saçılır.
İnsan saçı, üç kilo ağırlık kaldırabilecek esnekliktedir.
Günümüzde, evlenenlerin yarısı boşanmaktadır.
Beethoven beste yapmadan önce kafasını soğuk suya sokardı.
Her 25 kişiden biri astım hastasıdır.
Uranüs, çıplak gözle görülebilen bir gezegendir.
Kaptan Cook, Antarktika hariç bütün kıtalara ayak basan ilk insandır.
Günışığından daha fazla yararlanmak için saat uygulamasını Benjamin Franklin başlatmıştır.
Bir okyanusun en derin yerinde, demir bir topun dibe çökmesi bir saatten uzun sürer.
Bugüne kadar ölçülmüş en büyük buz dağı, 200 mil uzunluğunda ve 60 mil genişliğindedir ve Belçika’dan daha büyük bir yüzölçümüne sahiptir.
Charles Dickens, uykusuzluk hastalığına yakalanmıştı. Sadece yüzünü kuzeye dönerse uyuyabileceğine inanıyordu.
Bugüne kadar kaydedilmiş en büyük dalga, 1971 yılında Japonya’nın Ishigaki Adası’nda 85 metre yüksekliğine ulaşmıştır.
Açık bir gecede, çıplak gözle iki bin ayrı yıldızı görmek mümkündür.
Kış aylarında, Moskova’daki buz pateni pistleri 250 bin metrekarelik bir alanı kaplar.
Rusya’da doğudan batıya doğru seyahat edilirse, yedi saat kuşağı geçilir.
Norveç’in kuzeyinde, her yaz 14 hafta gece gündüz güneşli geçer.
Dünyada her dakika iki tane düşük şiddette deprem olmaktadır.
Hindistan’daki yıllık doğum sayısı, Avustralya’nın toplam nüfusundan fazladır.
Rusya’nın dörtte biri ormanlarla kaplıdır.
Tarih boyunca yeryüzünde bulunan altın 200 kat daha fazlası okyanuslarda bulunmaktadır.
Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir.
Rodin’in ünlü ‘Düşünen Adam’ heykeli aslında İtalyan şair Dante’nin portresidir.
En fazla asfaltlı yola sahip ülke Fransa’dır.
Sihirli sözcük ‘abrakadabra’ ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylenmişti.
Marilyn Monroe’nun altı ayak parmağı vardı.
Albert Einstein dokuz yaşına kadar düzgün konuşamamıştı.
Her iki taraf da kan bağışında bulunursa, Paraguay’da düello yapmak yasaldır.
Eiffel Kulesi’nin tepesine çıkana kadar 1792 basamak var.
Bir köpekbalığı 100 milyon damla deniz suyu içindeki bir damla kanı hissedebilir.
Sivrisinek kovucu spreyler sinekleri kovmuyor. Sizi gizliyor.Sivrisineğin alıcılarını bloke ederek sizin orada olduğunuzu anlamamalarını sağlıyor...
Sivrisineğin kulağımıza işkence gibi gelen vızıltı sesi onun saniyede 500 kez kanat çırpması yüzünden oluşur.
Hiçbir kağıt parçası 8 defadan fazla ikiye katlanamaz!!
Dişçiler diş fırçalarının tuvaletten en az iki metre uzakta tutulmasını tavsiye ediyorlar, sıçrama nedeniyle havaya karışan partiküllerden fırçanızın korunması için!!
Kupa papazı bıyıksız olan tek papazdır!!
Üzerinde barkodu bulunan ilk ürün Wrigley's marka sakızdı.
Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir!!
Sabahları elma kahveden daha fazla uykunuzu açar!
Evinizdeki toz parçacıklarının büyük çoğunluğu ölmüş deri dokusudur.
İnci sirkeye konulursa erir.
Meşe ağaçları elli yaşından önce palamut vermez.
Bir fare bir deveye oranla daha uzun süre susuzluğa dayanabilir.
İnsan midesi 2 haftada bir iç zarını yenilemek zorundadır; aksi halde kendi kendini sindirir.
Bir bardak taze şampanyanın içine bir kuru üzüm atarsanız, üzüm asansör gibi bardağın altından üstüne üstünden altına sürekli dolaşır.
Eğer ağzımıza attığımız bir şeye tükürüğümüz değmese, onun tadını anlayamayız.
Erkek peygamber devesi dişinin kokusunu 7 mil öteden duyabilir.
Zürafa kulağını 53 santim uzunluğundaki dili ile temizler.
Lübnan'da dişi bir hayvanla cinsel ilişkiye girmek serbesttir, ama erkek hayvanla yasaktır.
McDonalds'ın karının yüzde 40'ı çocuk menüsü satışından gelir.
Her insanın dilinin izi de parmak izi gibi farklıdır..
Tarihi film Ben Hur'da çekim ekibinin fark etmediği kırmızı bir otomobil görünür.
Her gün doğan çocukların ortalama 12'si yanlış anne babaya verilmektedir.
Kağıt para sanıldığı gibi kağıttan değil pamuktan yapılır.
1950'den önce kenevir, ağaç kabuğu ve marijuana yaprağı kullanılarak yapılırdı.
Çikolatanın köpekleri öldürdüğü doğrudur. Onların kalbine ve sinir sistemine zarar verir.
Yarım kilo kadar çikolata küçük bir köpeği öldürebilir.
Birçok ruj çeşidi balık pulu içerir.
Katil balinalar köpekbalıklarının midesine alttan torpil gibi vurarak onları öldürür.
Donald Duck çizgi filmleri Finlandiya'da yasaklanmıştır. Nedeni kahramanların don giymemesidir.
Ketçap 1830'lu yıllarda ilaç olarak satılırdı. Erkekler küçük yazılmış yazıları kadınlardan daha iyi okuyor. Coca Cola piyasaya ilk çıktığında yesil renkteydi. Kadınlar erkeklerden daha iyi duyuyor. Dünya'nın en genç ailesi 1910'da Çin'de kuruldu Erkek 8 Kız 9 yasındaydı. Einstein 9 yaşına kadar düzgün konuşamamıştır. Ailesi onun özürlü olduğunu düşünmüştür. Amerika'da yaşayan erkeklerin %38'i, Afrika'da yaşayan erkeklerin ise %28'i bakir. Bozulmayan tek gıda maddesi baldır. İnsanların kendi dirseklerini yalaması imkansızdır. Domuzlar vücut yapılarından dolayı hiçbir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamazlar. Fareler ve atlar kusamazlar. Aralık ayında diğer aylardan daha fazla gebe kalınıyor. Çok şiddetli hapşırmalarda kaburga kemiklerinden biri kırılabilir. Hapşırma engellemeye çalışıldığında ,başdaki veya boyundaki damarlardan biri yırtılabilir ve bu durum ölümle sonuçlanabilir. 1 saat süreyle kulaklıkla birşey dinleme kulaktaki bakteri sayısını %700 arttırır. Kapadokya'nın kelime anlamı 'Güzel Atlar Diyarı'dır. İdrar zifiri karanlık da parlar. Bir köpekbalığı 100 milyon damla deniz suyu içindeki bir damla kanı hissedebilir. Kağıt para sanıldığı gibi kağıttan değil pamuktan yapılır... Parmak izleri gibi dil izleri de her insan için benzersizdir. Zeki insanın saçında daha fazla çinko ve bakır bulunuyor. Dolayısıyla daha parlak oluyor. ABD'de bir yıl içinde sadece 2 gün profosyonel spor karsılaşması oynanmıyor. Daktiloyla yazılan ilk roman Tom Sawyer'dır. Kurşun geçirmez yeleği, yangın çıkışını, cam sileceğini ve lazer yazıcıyı kadınlar icat etti. Zürafa kulağını 53 santim uzunluğundaki dili ile temizler. Çakmak kibritten önce bulunmuştur. Dünya Televizyonlarında prime time'da gösterilen ilk çizgi film Tas Devriydi. Ördeklerin 'vak vak'laması yankı yapmaz.Bu durum henüz açıklanamamıştır.

8 Mart 2009 Pazar | etiket | 0 comments [ Devamını Oku ]

Spor : Fenerbahçe

Fenerbahçe hakkında bilgi
Fenerbahçe Spor Kulübü 1907 yılında kurulan, Türk futbolunun önemli camialarındandır.Resmi kuruluş yılı: 1907 Renkleri: Sarı ve lacivert Başkan: Aziz Yıldırım Adres: Fenerbahçe Spor Kulübü, Fenerbahçe Adası, Fenerbahçe 81030 İstanbul Stadyumu: Şükrü Saracoğlu Stadyumu ...
Fenerbahçe, İstanbul'un Anadolu yakasında, İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti. Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34. sırada yer alır. Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir. İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır. Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur.
Marmara Denizi kıyısında bir semt. Türkiyenin en büyük spor kulüplerinden biri olan Marmara Denizi Karadeniz'i Ege Denizi ve Akdeniz'e bağlayan bir iç denizdir. Türkiye'nin Asya ve Avrupa kısımlarını da birbirinden ayırır. Karadenize İstanbul Boğazı, Ege Denizine Çanakkale Boğazı ile bağlanır. Yüzölçümü 11,350 km²'dir. Adalarında bol miktarda mermer bulunması yüzünden denize bu isim (Yunanca: Marmaros = Mermer) verilmiştir.
Fenerbahçe Spor Kulübü adını bu semtten almaktadırFenerbahçe Spor Kulübü, 1907 yılında kurulan, Türk futbolunun en önemli kulüplerindendir. Renkleri sarı ve laciverttir. İç saha maçlarını Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda oynamaktadır. Tüm sporların toplam kupalarında Türkiye'de en fazla kupaya sahip olan kulüptür. Türkiye'nin en gelişmiş modern spor kulübü olmakla beraber stadı UEFA'nın beş yıldızlı stadları arasında yer almaktadır. Bütçesi 130 milyon doları aşmaktadır.

Din Ve İnançlar : Ağlama Duvarı

lm. Klagemauer, Fr. Mur des lamentations, İng. Wailing Wall. Yahudilerin, Süleyman aleyhisselamın Kudüs’te yaptırdığı Beyt-ül-Makdis ( Mescid-i Aksa)ten kaldığına inandıkları ve kutsal kabul ettikleri duvar. Yahudilerin ha-Kotel ha-Ma’aravi (batı duvar) dedikleri bu duvar zamanla Hıristiyanlığın tesiriyle “Ağlama Duvarı” olarak adlandırılmıştır. Yaklaşık 485 m uzunluğunda olan Ağlama Duvarı, toprak seviyesinin üstünde yirmi dört büyük taş sırası ile yer altında kalan on dokuz taş sırasından meydana gelir. Yüksekliği toprak seviyesinden itibaren 18 m olup 6 metresi mabed alanının seviyesini aşmaktadır. Taşlardan bazılarının uzunluğu 12 m, yüksekliği 1 m, ağırlığı ise 100 tondan fazladır. 1967 Arap-İsrail ( Altı Gün Savaşı) Savaşına kadar sadece 30 metrelik kısmı ibadet için kullanılmaktaydı. Bugünkü haliyle duvarın en üstünde bulunan on bir sıra, İslami dönemden kalmadır. Geri kalan kısım ise hazret-i Süleyman zamanından kalma olmayıp Herod (Hirodes) dönemi mimari özelliklerini taşımaktadır.

On iki kabileye ayrılmış olan İsrailoğulları Süleyman aleyhisselamın vefatından sonra iki devlete ayrıldılar. On kabile İsrail devletini, diğer iki kabile ise Yahuda devletini kurdular. Azgınlaşarak hak yoldan ayrıldılar ve taşkınlık ettiler. Gadab-ı İlahiye uğradılar. İsrail devleti M.Ö. 721’de Asuriler, Yahuda Devleti de M.Ö. 586’da Babilliler tarafından yıkıldı. Asuriler, Babil Devletini işgal etti. M.Ö. 587’de Asuri Hükümdarı Buhtunnasar Kudüs’ü yakıp, yıktı. Yahudilerin çoğunu öldürdü, kalanlarını da Babil’e sürdü. İran hükümdarı Şireveyh, Asurileri yenince Yahudilerin tekrar Kudüs’e dönmelerine izin verdi. Yahudiler M.Ö. 520 senesinden sonra Mescid-i Aksa’yı yeniden imar ettiler. Önce Perslerin, sonra da Makedonyalıların idaresi altında yaşadılar. M.Ö. 63 senesinde Kudüs, Romalı kumandanı Pompey tarafından işgal edildi. Pompey de yahudileri dağıttı, şehri ve Mescid-i Aksa’yı yaktı, yıktı. Böylece Yahudiler, Roma Devleti hakimiyetine girdiler. M.Ö. 20 senesinde Romalıların Filistin’deki Yahudi Valisi Herod, Mescid-i Aksa’yı eski ölçüleri daha da genişleterek yeniden yaptırdı. Yahudiler daha sonra Roma hakimiyetine isyan ettiler. M.Ö. 70 yılında Romalı kumandan Titüs, Kudüs’ü tamamen yaktı, yıktı. Şehri viraneye çevirdi. Beyt-i Mukaddes (Mescid-i Aksa) de yandı. Sadece batı duvarı kaldı. Sonra Titüs’ün yaptırdığı ve 120 yılındaki tamiratta bu duvarın aynen kaldığı kabul edilir. Kudüs’ün doğu kesiminde Kubbetü’s-Sahra Camiinin de bulunduğu Harem-i şerifin batı tarafında Tyropean Vadisinin kayalık tabanı üzerinde yer alan Ağlama Duvarı, M.S. 1. yüzyıldan itibaren Yahudiler tarafından Mukaddes kabul edilmeye başlandı. Yahudilerin önünde ibadet ettikleri bu duvar, Kudüs’ün ve Beyt-i mukaddesin yakılıp yıkılışını; esir olarak Romalılar tarafından başka ülkelere sürülüşlerini anmak; hatıralarını tazeleyip, kinlerini bilemek; mabede yeniden kavuşup Yahudi hakimiyetini kurmak hayali içinde dua ve gözyaşı ile yaslarını sürdürmelerini sağlamıştır. Bu duvar yüzyıllarca Yahudilerdeki milli ve dini şuuru ayakta tutmuştur. Yahudilerin inanışına göre, “Bu duvar yıkılmayacak ve Rab, mabedin batı duvarını asla terk etmeyecektir.”

İlk zamanlarda duvarın yanında herhangi bir ibadet yeri yapılmamış, hatta Yahudilerin Kudüs’e girmeleri bile yasaklanmıştı. Fakat Ağlama Duvarı muhafaza edilmiş ve Mescid-i Aksa tamir edilmişti. Kudüs İslam hakimiyetine girdikten sonra, Yahudiler serbestçe Kudüs’e girebilmişler ve ibadet edebilmişlerdir. Ağlama Duvarı önüne gelerek dua etmişlerdir.

Osmanlıların Kudüs’ü fethetmelerinden ve İspanya'dan kovulan Yahudilerin Kudüs’e göçme veya burayı ziyaret etme imkanının doğmasından sonra Ağlama Duvarı Yahudiler için devamlı bir dua yeri haline gelmiştir. Osmanlılar yahudileri himaye ettikleri gibi Mescid-i Aksa’yı ve Ağlama Duvarını tamir ettirip, yıkılmaktan korumuşlardır. Bölgede Yahudi nüfusunun artmasından sonra Yahudiler Ağlama Duvarı önüne, sıralar, masalar koymak ve o bölgedeki evleri yıkmak istediyseler de Müslümanlar buna mani oldular. 1929 senesinde Ağlama Duvarı sebebiyle Müslümanlarla Yahudiler arasında olaylar çıktı. Birleşmiş Milletler Cemiyeti tarafından kurulan bir heyet, duvarın Müslümanların mülkiyetinde olduğuna ve Yahudilerin orada dua edebileceklerine karar verdi.

1948 senesinde Kudüs’ün doğu kesiminin Ürdün’ün eline geçmesi üzerine Yahudilerin bu duvarı ziyaret etmeleri yasaklandı. 1967 Arap-İsrail Savaşında Kudüs’ün doğu yakasının İsrail tarafından işgal edilmesi üzerine bu hadiseyi asker sivil bütün yahudiler duvarın önünde büyük bir coşkuyla kutladılar. 2000 yıllık İsrail rüyasının gerçekleştiğini ilan ettiler. Daha sonra ise duvarın bulunduğu bölgedeki mahalle yıkılarak geniş bir alan açıldı. Ağlama Duvarını Süleyman aleyhisselamın yaptırdığı mabedden bir kalıntı olarak kabul ettikleri kutsal bir mekan sayan Yahudiler, mabedin yıkılış yıl dönümü olmak üzere çeşitli vesilelerle dua ederler. Yahudilerin en büyük hedefi, bu mabedin eski ölçülerine göre yeniden yapılmasıdır. Beyt-i Mukaddesin eski ölçülerle yeniden yapılabilmesi için bugünkü Kubbetü’s- Sahranın ve Mescid-i Aksa’nın yıkılması gerekmektedir

Psikoloji : Kıskançlık

Kıskançlık, yani başka birisinin üstün bir durumuna karşı duyulan öfke duygusu, evrensel bir insan tepkisidir. Aşk ilişkilerinde bu duygu eşin sadakatsizliğiyle ilgili yersiz bir inanç ve buna abartılmış bir tepki gösterme biçiminde, belirgin bir psikiyatrik semptom halinde tezahür edebilir.

Patolojik kıskançlık, eşin sadakatsizliği şüphelerine karşı hemen ve yoğun derecede irritabilite, öfke, keder ya da ajitasyon gösteren kişilerde görülür. Bu gibi kişiler, delil bulmaya yahut suçu itiraf ettirmeye çalışırlar. Eskiden hoşgördükleri ya da bağışladıkları konularda kişileri suçlayabilir yahut kınayabilirler. Şüpheci ya da depressif mizaçlı, duyarlı kişiler, veya cinsel uyumsuzluk gibi olumsuz koşulların bu reaksiyonu harekete geçirdiği kişilerde durum ilerleme göstermeyebilir, ama diğerlerinde delüzyonlar gelişebilir. Bu delüzyonlar, sadakatsizlik inancının yanısıra, açıkça masum koşulların ya da fantaziye dayanan delillerin bu inancı destekleyecek biçimde yanlış yorumlanmasını da kapsayabilir. Patolojik kıskançlık tek başına görülebilir, ama çok kere özellikle alkolizm, paranoid durumlar, depressif hastalık, kişilik bozukluğu gibi diğer klinik durumlara eşlik eder. Bazan bir evliliğin bozulması yahut yaralama ya da cinayete etken olarak medikolegal önem taşır. Çocuklarda ebeveyn sevgisi için olan rekabet, psikanalitik teoride "kardeş rekabeti" adını alır ve benzer durumlara mâruz kalan yetişkinlerin davranışları üzerinde kalıcı bir etki gösterdiği kabul edilmektedir.

Matematik : Matematiğin Temeli

Matematiğin temelleri olarak bilinen matematik dalı matematiğin tümü için geçerli olan en temel kavramları ve mantıksal yapıları inceler. Sayı, küme, fonksiyon, matmatiksel tanıt, matematiksel tanım, matematiksel aksiyom, algoritma vb. gibi kavramlar Matematiksel mantık, Aksiyomatik Küme Teorisi, Tanıtlama Teorisi, Model Teorisi, Hesaplama teorisi, Kategori Teorisi gibi yine matematiğim temelleri olarak anılan alanlarda incelenir. Bununla birlikte matematiğin temellerinin araştırılması matematik felsefesinin ana konularından biridir. Bu daldaki can alıcı soru matematiksel önermelerin hangi nihai esaslara göre "doğru" ya da "gerçek" kabul edilebileceğidir.

Geçerli baskın matematiksel paradigma aksiyomatik küme kuramı ve formel mantık üzerine kurulmuştur. Günümüzde neredeyse bütün matematik teoremleri küme kuramının teoremleri şeklinde ifade edilebilmektedir. Bu bakış açısına göre matematiksel bir önermenin doğruluğu (gerçekliği) önermenin formel mantık yoluyla küme kuramının aksiyomlarından türetilebildiği iddiasından başka bir şey değildir.

Bununla birlikte bu formel yaklaşım bazı konuları aydınlatmakta yeterisz kalır: Neden kullandığımız aksiyomlar yerine başka aksiyomlar kullanmayalım? Neden kullandığımız mantık kuralları yerine başka mantık kuralları kullanmayalım? Neden "doğru" matematiksel önermeler (örneğin aritmetik yasaları) fiziksel dünyada doğruymuş gibi görünür? Bu sorunsal Eugene Wigner tarafından ( 1960) "The unreasonable effectiveness of mathematics in the physical sciences" (Matematiğin doğa bilimlerindeki anlaşılmaz etkililiği) adlı çalışmasında ayrıntılı olarak işlenmiştir.

Yukarıda belirtilen formel gerçeklik nosyonunun hiçbir manası da olmayabilir. Başka bir deyişle ''tüm'' önermelerin, hatta paradoksların, küme kuramı aksiyomlarından türetilmesi olanaklı olabilir. Bunun ötesinde Gödel'in ikinci teoreminin sonucu olarak bunun böyle olmadığından hiçbir zaman emin olamayız.

Matematiksel gerçekçilikte ( Platonizm olarak da bilinir), insanlardan bağımsız olan bir matematiksel nesneler dünyasının var olduğu öne sürülür. Matematiksel nesnelere ilişkin doğrular insanlar tarafından ''keşfedilir''. Bu görüşe göre doğanın yasaları ve matematiğim yasaları benzer bir statüdedir ve matematik yasaların doğadaki etkililiğinin mantıksız olduğu savı geçerliliğini yitirir. Aksiyomlarımız değil, matematiksel nesnelerin elle tutulabilir gerçek dünyası matematiğin temellerini oluşturur. Bu noktada doğal olarak beliren soru, (Bu matematiksel dünyaya nasıl erişlebilir?) sorusudur.

Matematik felsefesinde bazı modern kuramlar, özgün anlamıyla, ''temellerin'' var olduğunu reddeder. Bazıları matematiksel uygulama üzerinde yoğunlaşır ve matematikçilerin bir sosyal grup olarak somut çalışmalarını betimlemeyi ve çözümlemeyi amaçlar. Yine başkaları, matematiğin 'gerçek dünyaya' uygulandığında güvenilirliği konusunda insanın bilişseliğine yoğunlaşarak matematiği bilişsel bilim olarak oluşturmaya çalışır. Bu kuramlarda ''temeller'' yalnızca insan düşüncesinde bulunur ve 'nesnel' dış yapıda yoktur. Bu konu hala çözüme kavuşturulamamıştır

Müzik : Telli Çalgılar

T elli çalgılar kendi içerisinde Tezeneli çalgılar ve Yaylı çalgılar olmak üzere iki gruba ayrılır.

Tezeneli çalgılar, tezene adı verilen mızrap olarak ta bilinen; kemik, maden, plastik veya kiraz ağacından da yapılan, telli çalgıların bir kısmının çalınmasında yardımcı olan aletten adını alırlar. Tezeneli çalgıların bir kısmı tezene gerektirmez. Parmaklarda kullanılabilir.

Tezeneli çalgılara örnek olarak: Meydan sazı, Divan sazı, Bağlama, Bozuk(Çalgı), Tambura, Çöğür, Cura, Bulgarı, Tar...

Yaylı çalgılar, iki yayı bir birbirine sürtünmesi sonucu ortaya çıkan ses neticesinde sınıflandırılma gerei duyulmuştur. Örnek olarak; Kopuz, Kemençe, Keman, Rebbab, vb.

Genel olarak Telli çalgılar çeşitleri şöyledir;
A
Arp
B
Balalayka
Banjo
Banço
Bağlama ailesi
Barbitos
Berimbau
Buzuki
C-Ç
Chapman Stick
Charango
Cümbüş
Çeng
Çiftelia
D
Dutar
E
Epigonion
K
Kannel
Kantele
Kanun (müzik)
Kitara
Kithara
Kontrbas
Kopuz
Kora
Kamança
Keman
Kemençe
Klasik kemençe
L
Lavta
Lir
M
Mandolin
P
Phorminx
R
Rebap
S-Ş
Sitar
Surbahar
Şamisen
T
Tar (çalgı)
Tremolo
V
Viola da gamba
Viyolonsel
Y
Yaylı tambur
Yâren (çalgı)

Edebiyat : Uyak

Uyak Şiirde dize sonlarındaki ses benzerliğidir. Türk halk şiirinde ayak olarak adlandırılır. Uyakta ses açısından benzeşen sözcüklerin anlam bakımından farklı olmaları gerekir. Şiirde ses benzerliği yoluyla uyum sağlamak ve genellikle okuru etkilemek amacıyla kullanılan uyak, sözlü edebiyat ürünlerinde hatırlamayı ve ezberi kolaylaştıran bir öğedir.

Ses benzerliğinin niteliğine göre uyaklar çeşitli türlere ayrılır. Yalnızca bir ünsüzün (sessiz) benzeştiği uyaklara "yarım uyak" denir. En az bir hecedeki ünlü (sesli) ve ünsüzün benzediği uyaklara "tam uyak" ya da "yalın uyak" adı verilir. Birden fazla hece arasındaki ses benzerliği ise "zengin uyak"tır. Yazılış ve söylenişleri aynı olduğu halde, anlamları farklı olan sesiz sözcüklerle ya da bu sözcüklerin yan ana gelmesiyle yaratılan ses karmaşası sonucu ortaya çıkan benzerliğe "cinaslı uyak" denir. Uyak, divan edebiyatında aruz kadar büyük önem taşımaktadır. Divan şiirini belirleyen temel ilkelerden biri uyak düzenidir.

Arkeoloji : Alacahöyük

Ç orum’a bağlı Alaca ilçesinin kuzeybatısında yer alan höyük. Önemli Hitit merkezlerinden olan bu höyük, 310 m genişliğinde 20 m yüksekliğindedir. Çok eski devirlerin önemli doğu - batı yolu üzerindedir.


İlk olarak 1835’de W.G. Hamilton tarafından gezilen Alacahöyük, o zamandan beri çeşitli araştırma ve kazılarla hakkında bilgi edinilmeye çalışılan bir yerdi. Buradaki kazılar esaslı olarak 1935 yılında Türk Tarih Kurumu adına yapılmaya başlandı. Bu araştırmaların neticesinde höyükte, dört kültür çağı ve on dört yapı katı tesbit edildi.

Birinci kültür çağı denilen dönem M.Ö. 3200 - 2600 yıllarını içine alır. Bu kültür çağına ait olan höyükte kerpiç, kamış, ince ağaç dallarından yapılmış evlerin kalıntıları ile mezarlar ve çanak çömlek bulundu.

İkinci kültür çağının dönemi ise, M.Ö. 2500 - 2100 büyük bir yangın neticesinde ortadan kalkmıştır. Burada sadece on dört kral mezarı bulunabilmiştir.

Üçüncü kültür çağı olan devre, M.Ö. 2000-1200 yıllarına rastlamakta olup, Hititlere aittir. Bu devrede dört yapı katı göze çarpar.

Eski Hitit çağına rastlayan yapı katında temel taşları ufaktır.

Evler, bakır çağının son yapıları yakılıp yıkıldıktan sonra kurulmuştur. Evlerin kiler ve fırınları arasında bulunan sokaklar, eski Hitit çağının şehircilik sistemi yönünden bir fikir verir. Orta Hitit çağında bir tapınak meydana çıkarılmıştır. Ayrıca şehrin büyük kanalizasyonu, sokakları, kaldırımları ve özel evleri bu çağdaki gelişmeleri iyice ortaya koyar.

Büyük Hitit çağının ilk devresi, çift kapılı Hitit tapınağı veya sarayı ile meşhurdur. Bu tapınakta; üstü açık bir avlu, avluyu çevreleyen salonlar, odalar, taş tabanları yerinde bulunan çift sıra sütunlar ve heykel tabanı bulunmakta olup, bunlar Hitit dini yapılarının özelliğini taşıyan kalıntılardır. Büyük Hitit çağının ikinci devresine ait olarak ise sfenksli kapı ortaya çıkarılmıştır. Kapının sağ ve sol tarafı kabartmalarla tezyin edilmiştir. Bu kapı şimdi Ankara müzesine getirilmiştir. Yine bu devrede Alacahöyük; çanak, çömlek, bakır, tunç, kurşun ve altın araçlar, küçük figürler gibi ele geçen eserlerle küçük san’atlar bakımından da gelişmiş olduğunu sergilemiştir.

Dördüncü kültür çağı yani son kültür çağında Alacahöyük; Frigler ile Osmanlılar ve bunların arasındaki medeniyetlere sahne olmuştur. Friglere ait önemli eserler olmamakla beraber, bunları takib eden medeniyetlere ait binalar, çanak, çömlek, para vs. gibi eserler, yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılmıştır.

Arkeolojik bakımdan önem kazanan Alacahöyük’te yapılan kazılar neticesinde bulunan eserler bugün orada yapılmış olan müzede sergilenmektedir.

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi

Alacahöyük, Çorum'un 45 km. güneyinde, Alaca Ilçesi'nin 17 km. kuzeybatisinda yer almakta olup, Bogazköy'e 34, Ankara'ya ise 210 km. uzakliktaki Alacahöyük Köyü yerlesim alani içerisindedir. Höyük, bilim alemine ilk kez 1835 yilinda W.C. Hamilton tarafindan tanitilmis olup, bu yillardan itibaren höyük Orta Anadolu'yu ziyaret eden bilginlerin ugrak yeri olmustur. 1861 yilinda ise G. Perrot Anadolu gezisi sirasinda höyüge gelmis ve kapinin sag ve solundaki dört köse kulenin plani ile orthostatlardan birini açiga çikarmisir. Perrot bu çalismadan sonra bu kabartmalarin hitit dönemine ait oldugunu da ilk olarak ileri süren kisi olmustur. Törensel Sembol Tunç, Eski Tunç Çagi, M.Ö. 3. Binin ikinci yarisi, Yüksekligi 34 cm. Anadolu Medeniyetleri Müzesi Anadolu'nun tarihi cografyasinda emegi büyük olan W. Ramsey de Wilson ile birlikte 1881 yilinda höyügü inceleyerek birkaç yeni kabartmayi daha önce bilinenlere eklemislerdir. 1893 yilinda ise E. Chantre Anadolu'ya geldiginde ilk olarak höyüge gelmis ve o da sfenkslerin arasindaki dört köse dehlizi ve onun gerisindeki ikinci kapiyi ve kapinin sövelerini ortaya çikarmistir. Kabartmalarin mülajini alan Chantre, kabartmalarin konularina bakarak, Perrot gibi burasinin bir saraydan ziyade mabet kapisi olabilecegini ileri sürmüstür. Sfenksli kapinin güneyindeki aslanlari da inceleyen Chantre bu kapilardan biri üzerinde yer alan yazinin Frig yazisi oldugu görüsünü Ramsey'in yazisindan sonra daha da kuvvetlendirmistir. Daha sonra 1906 yilindan beri Bogazköy'de çalisan H. Winckler, Makridi Bey ve Istanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü Halil Ethem Bey'in teklifi üzerine Höyük'te arastirma yapmaya karar vermislerdir. 1907 yilinda Makridi Bey sfenksli kapida yaklasik 15 gün süren bir çalisma yapmis, bu çalisma sonucunda kapi önünde birkaç yeni orthostat daha bulmustur. Höyügün birkaç yerinde sondaj çalismasi yaptiktan sonra, höyügün kuzey etegindeki poterni (girisi) görerek bunu Bogazköy'deki poternle karsilastirmistir. Höyük'te gerçek anlamda ilk sistemli kazilar, Cumhuriyet Döneminde Atatürk tarafindan baslatilmistir. 1935 yilinda Türk Tarih Kurumu adina Hamit Zübeyr Kosay, Remzi Oguz Arik ve Mahmut Akok gerçeklestirdigi ilk kazi çalismalari 1983 yilina kadar sürdürülmüstür. Bu tarihten itibaren ara verilen kazilara 1997 yilinda Prof. Dr. Aykut Çinaroglu tarafindan tekrar baslanmistir. Törensel Sembol Tunç, Eski Tunç Çagi, M.Ö. 3. Binyilin ikinci yarisi, Yüksekligi 24 cm. Dövme ve dökme teknigiyle yapilmistir. Anadolu Medeniyetleri Müzesi Yapilan arastirma ve kazilar sonucunda Alacahöyük'ün Kalkolitik Çagdan günümüze kadar kesintisiz olarak iskâna sahne olan höyükte 4 kültür kati tespit edilmistir. Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit ve Frig dönemlerini kapsayan bu katlar kendi aralarinda 15 ayri mimari tabakaya ayrilmaktadir. Buna göre; Kalkolitik Çag : M.Ö. 4000-3000 ana toprak üzerine 15-9 tabakada, Eski Tunç Çagi : M.Ö. 3000-2000 8-5 tabakada, Hitit Çagi : M.Ö. 1800-1200 4-2 tabakada, Frig Çagi : M.Ö. 750'den itibaren 1. tabakada yer almaktadir. Höyük'te Kalkolitik Dönemde gerçeklestirilen ilk iskân kuzey kisimlari tepeciklerle korunan ve su seviyesinden yüksek bir konumda güneye bakan bir alan seçilerek gerçeklestirilmis olup, bu yerlesme küçük bir köy durumundan ileriye gidememistir. Bu dönemde mimari, tas temel ve kerpiçle örülen duvara dayaniyordu; çati saz ve kamisla örtülerek, üzeri düz dam toprakla sikistiriliyordu. Geyik Heykeli Tunç, Eski Tunç Çagi, M.Ö. 3. Binyilin ikinci yarisi, Yüksekligi 52.5 cm, Anadolu Medeniyetleri Müzesi Kalkolitik Dönemi takip eden ve 4 yapi kati ile temsil edilen Eski Tunç Çagi Alacahöyük'te 13 kral mezari ile önem kazanmistir. 5. ve 7. kata ait oldugu ileri sürülen mezarlar sehrin özel bir alaninda yer almaktadir. Bunlar biçimleri bakimindan Anadolu'nun ve hatta Önasya'nin essiz mezar örnekleri olarak nitelenebilir. Mezarlar yetiskin erkek ve kadinlara aittir. Bu mezarlara çocuk ve bebek gömülmemistir. Ayrica bu mezarlarda birden fazla gömüye de rastlanmamistir. Orta Anadolu'daki diger mezar tiplerinin aksine Alacahöyük'te hem mezarlarin hem de ölülerin istikametinde bir birlik vardir. Ölü hediyeleri Eski Tunç Çaginda Ege ve Önasya'da bilinenlerin en zengini ve çesitlisidir. Bunlarin arasinda bugüne kadar benzerlerine diger kültür bölgelerinde rastlanmayan günes kurslari, geyik ve boga heykelleri, süs esyalari, kama, kiliç, balta gibi savas aletleri ile pismis toprak, tas, altin, gümüs, tunç, bakir ve elektrondan yapilmis eserler de vardir. Eski Tunç Çaginda Alacahöyük'ün mimari sistemi, Anadolu'nun özgün yapi teknigine dayanmaktadir; bu teknige göre yapilan tas temelli, kerpiç duvarli, düz tavanli, sivali taban ve toprak çatilidir. Alacahöyük'ün su an görülebilir kismini olusturan Hitit tabakalari üç yapi katindan olusmaktadir. Bu dönemde, 250 m. çapinda daireye yakin sekildeki höyügün kenarinda bir savunma sistemi olusturulmus olup, savunma sistemi üzerinde sehre girisi saglayan iki ana kapinin varligi tespit edilmistir. Bunlardan biri güneydogudaki sfenksli kapi, digeri höyügün batisindaki kapidir. Kadeh Altin, Eski Tunç Çagi, M.Ö. 3. Binyilin ikinci yarisi, Yüksekligi 13.9 cm, Anadolu Medeniyetleri Müzesi Höyük'te olasi sehrin dinsel kapisini olusturan güneydogudaki sfenksli kapida, iki sfenks yer almaktadir. Iki metreden yüksek olan ve monolit tas lentolari üzerine yontulmus olan sfenks protomlarinda baslar dikkati çekmektedir. Disari taskin siskin gövdeli sfenksler ayrik ve kisa bacaklar üzerinde durmaktadir. Dogu tarafindaki sfenksin iç yüzünde pençelerinde tavsan tasiyan çift basli kartal bulunmaktadir. Sfenksli kapinin dogu ve batisinda yer alan kulelerin altinda bulunan kabartmalar alçak kabartma teknigiyle islenmis, ayrintilar plastik olarak verilmistir. Bati kulesi orthostatlarinin hemen hemen hepsi tüm bir friz olarak izlenir. Bu kisimda altta kült-libasyon konularinin ve üst sirada ise av sahnelerinin betimlendigi görülmektedir. Firtina tanrisi onuruna kutlanan ve Hitit dini metinlerinden de bilinen bayram törenlerinde basrahip ve rahibesi olan kral ve kraliçe burada boga karsisinda dua pozisyonunda gösterilmis, bunu izleyen kabartmalarda ise törenin diger bölümleri betimlenmistir. Dogu kulesindeki kabartmalarda oturan tanriça önünde dua eden sahislar yer almaktadir; bunlar kült törenlerinin devam ettigini göstermektedirler. Gaga Agizli Kap Altin, Eski Tunç Çagi, M.Ö. 3. Binyilin ikinci yarisi, Yüksekligi 14.3 cm, Anadolu Medeniyetleri Müzesi Sfenksli kapidan içeri girip, giris kompleksini geçtikten sonra sag tarafta "Mabet-Saray" olarak adlandirilan büyük bir Hitit yapisinin temelleri görülmektedir. Bu yapi, çesitli depo odalari vve diger komplekslerden olusmaktadir. ALACAHÖYÜK Cumhuriyet döneminin ilk kazilarindandir. M.Ö. IV. bin ortasindan günümüze kadar sürekli iskan mevcuttur. Höyükte 4 kültür kati tespit edilmistir. Kalkolotik çaga ait olan iskanin üzerinden Tunçun yaygin olarak kullanilmasindan dolayi Anadolu'da Eski Tunç çagi olarak bilinen III. bin tabakalari gelir ve Alacahöyük bu buluntulari ile bu devrin önemli temsilcileridir. Altin, gümüs, elektron gibi kiymetli madenlerden yapilma esyalara sahip bu çaga ait 13 mezar ortaya çikartilmistir. Çok zengin buluntulardan dolayi kral veya prens mezari olarak adlandirilmaktadir. Bu mezarlarda ortak hediye "Günes Kurslari" olarak bilinen dini amblemlerdir. Hitit imparatorluk çagi yerlesimine ait sfenksli kapi sehrin güneyindedir Girisin iki tarafini süsleyen kabartmalar Hitit dini törenlerinden birini tasvir etmektedir. Höyük'ün kuzeybatisinda da potern yer almaktadir. Ören yeri içerisinde bir de müze mevcuttur. Ayrica; Alaca Ilçesinde Pazarli, Büyük Güllücek, Eskiyapar; Kalinkaya, Mahmudiye köylerinde basta Eski Tunç çagi olmak üzere Hitit, Firik çaglarina ait eserler mevcuttur

Hukuk : Anayasa

A lm. Grundgesetz (n), Konstitution (f), Fr. Constitution, İng. Constitution. Devletin esas kuruluşunu, devletin kişilerle ve kişilerin birbirleriyle olan münasebetlerindeki temel hak ve hürriyetlerini belirten, tanınan bu hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmasını engelleyecek yasama ve yargı sistemini kuran temel kanun. Anayasaya aykırı kanun çıkarılamaz ve hiç bir kimse ve organ, kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.

Anayasada umumiyetle devletin temel siyasi ve idari organizasyonu ile vatandaşların temel hak ve hürriyetleri, devlete karşı vazife ve mükellefiyetleri tesbit edilir. Birçok ülkede anayasa bu maksatla teşkil edilmiş kurum (Kurucu Meclis) tarafından hazırlanmıştır. Anayasanın bazı maddelerinin değiştirilemeyeceği anayasa hükmü olarak yer almıştır.

Anayasının çeşitli hükümleri arasında çok geçen ve varlığı özellikle belirtilen kuruluşlara “Anayasal Kuruluşlar”; Anayasanın bütün hükümlerinin normal biçimde işlemesine “Anayasal düzen”; çıkan kanunların ve yöneticilerin icraatlarının anayasaya uygun olmasına “Anayasa’nın üstünlüğü”; anayasanın vatandaşlara tanıdığı temel haklara ise “Anayasal haklar” denir.

Avrupa’da ilk yazılı Anayasa 1628 yılında İngiltere’de hazırlanmıştır. Türkiye’de ise ilk yazılı Anayasa rejiminin temeli; 1808 Sened-i İttifak, 1839 Gülhane Hatt-ı Humayunu ve 1856 Islahat Fermanı ile atılmıştır. İlk yazılı Anayasa 1293 Kanun-i Esasisi adı altında Midhat Paşa ve aynı düşüncede olanların gayret ve çalışmaları ile 23 Aralık 1876’da Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından ilan edilmiştir. Yeni Anayasa, padişah tarafından tayin edilen Ayan üyeleri ile seçimle gelen meb’uslardan kurulu iki meclisli bir parlamento meydana getirmiştir. Meclis-i Ayan ve Meclis-i Meb’usandan oluşan meclise, “Meclis-i Umumi” adı verilmiştir.

O zamanki parlamentoda Meb’usların % 40’ı Türk’tü. Türk olmayanların çoğu ise Osmanlı Devletini parçalamak için açıktan faaliyet gösteriyorlardı. Meb’uslar arasındaki derin anlaşmazlık ve Osmanlı Devletini bölme ve yıkma faaliyetlerinin tehlikeli bir noktaya gelmesi üzerine, 1877 Şubat başında Padişah, Anayasa’da yer alan bir maddeye dayanarak meclisi tatil etti. Böylece Anayasa’yı yürürlükten kaldırmış oldu.

Hareket Ordusunun İstanbul’a gelmesi ve İttihat Terakkici’lerin iktidarı ele geçirmeleri üzerine 23 Temmuz 1908’de Anayasa yeniden yürürlüğe kondu. 1908’de faaliyete geçen meclis, Osmanlı Devletinin bölünmesini ve yıkılışını önleyemedi. Hatta daha da hızlandırdı.

Sultan İkinci Abdülhamid Han, yaklaşan Birinci Dünya Harbinde tarafsız kalarak, harbin sonunda güçsüz kalan taraflardan kaybedilen Osmanlı topraklarının bir kısmını yeniden ele geçirmeyi devletin temel politikası yapmıştı.

1908’de zorla iktidar olan İttihat ve Terakki ise, Almanya’nın galip geleceğine inanarak emr-i vakiler ile savaşa sokarak Osmanlı Devletinin yıkılmasına sebep oldu.

İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin İstanbul’u 16 Mart 1920’de işgali üzerine, ikinci Osmanlı Meclisi 18 Mart 1920’de tatil kararı aldı. 11 Nisan 1920 günü Sultan Vahideddin Han meclisi fesh etti. 23 Nisan 1920’de Ankara’da çalışmalarına başlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir Anayasa’nın hazırlanması çalışmalarına hemen başladı. Temsili rejimin bir uygulama şekli olan “Meclis Hükümeti” sistemini getiren 24 maddelik bir Anayasa kabul edildi. Bu Anayasa, 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’dur.

İstiklal Harbi’nin kazanılmasından sonra, devletin kuruluşunu ilgilendiren temel değişikliklerin olmasından dolayı yeni bir Anayasa hazırlandı. 24 Mayıs 1924’te Resmi Gazete’de neşredilerek yürürlüğe giren bu Anayasa 105 maddeden ibaret olup, tek meclisli parlamento getirdi. Silahlı Kuvvetlerin 27 Mayıs 1960 günü yönetimi ele almasına kadar bu Anayasa yürürlükte kaldı. Bu zaman zarfında esasa ve şekle ait bazı değişiklikler yapıldı.

27 Mayıs 1960’ta işbaşına geçen Milli Birlik Komitesi TBMM’ni feshetti. 6 Aralık 1960 günü seçilen “Kurucu Meclis”, 27 Mayıs 1961’de yeni Anayasa’yı kabul ederek, 9 Temmuz 1961’de halk oyuna sundu. 6 milyon 348 bin 191 evet oyu (% 61.50) ile kabul edildi. Hayır diyenler ise 3 milyon 934 bin 370 idi (% 38.50). Yeni Anayasa, 3 Temmuz 1961 günü 344 sayılı kanun olarak Resmi Gazete’de neşredilip yürürlüğe girdi. Bir başlangıç, 157 madde ve 11 geçici maddesi bulunan ve iki meclisli bir parlamento getiren Anayasa’daki ilk değişiklik 8 sene sonra 6 Kasım 1969’da yapıldı. 1961 Anayasasında en önemli geniş değişiklikler 12 Mart 1971 muhtırasından sonra oldu. 10 yıllık uygulamanın ışığı altında 11, 15, 19, 22, 26, 29, 30, 32, 38, 46, 60, 64, 89, 111, 114, 119, 120, 121, 124, 127, 134, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 147, 149, 151 ve 152. maddeleri olmak üzere 35 maddesi değiştirildi. 12 Eylül 1980’de Türk Silahlı Kuvvetlerinin idareye el koymasından sonra, bazı istisnai maddelerle yeni Anayasa’nın 7 Kasım 1982 tarihinde kabulüne kadar yürürlükte kalmıştır.

1982 Anayasası “Danışma Meclisi” ve “Milli Güvenlik Konseyi”nce hazırlandı. 7 Kasım 1982 günü halk oyuna sunuldu. 1.626.431 “red” oyuna karşılık (% 8.63), 17.215.559 “Evet” oyu ile (% 91.37) kabul edilmiştir. Başlangıç, 177 madde ve 16 geçici maddeden ibarettir. Anayasa’nın genel esasları, 1. kısımda, 1-11 maddelerinde belirtilmiştir. Üçüncü kısım, Cumhuriyetin temel organlarını ve çalışma esaslarını tesbit etmektedir. Dördüncü kısım, mali ve ekonomik hükümlerdir. Beşinci kısım, çeşitli hükümler, altıncı kısım geçici maddelerdir; yedinci kısım ise son hükümlerdir.

Anayasa’nın 146-153. maddelerinde belirtilen “Anayasa Mahkemesi”; çıkarılacak kanun, kanun hükmünde kararname ve TBMM iç tüzüğünü Anayasa’ya şekil ve esas bakımından uygunluğunu denetler.

1982 Anayasası’nda Cumhuriyet Senatosu kaldırılmıştır. 143. madde ile de Devlet Güvenlik Mahkemeleri kurulmuştur.

Edebiyat : Kısaltmalar

Kısaltmalar Yazma kolaylığı sağlamak, yazıdan ve yerden tasarruf etmek gayesiyle kelime veya cümleler yerine kullanılan harfler veya kısa yazılışlar. Çok eski çağlara giden kısaltmalar, günümüze madeni paralardan ve yazılardan gelmiştir.

Papirus ve parşömenin gelişmesiyle, yazı da ilerlemiş ve kısaltmalar elde kopya edilmede zamandan tasarruf için kullanılmıştır. Günümüzde bilim, teknoloji ve iş hayatının gelişmesi çok farklı kısaltmaların doğmasına yol açmıştır. Fizik ve matematik gibi bazı alanlarda haflerden farklı olarak çeşitli semboller kısaltmalar için kullanılmıştır.


Önemli bazı kısaltmalar ve anlamları



A. Alay (Askeri terim), Angstrom
AA Anadolu Ajansı
AAL American Air Lines (Amerikan Hava Yolları)
ABD Amerika Birleşik Devletleri (USA)
AGİK Avrupa Güvenliği ve İşbirliği Konferansı
Adr. Adres
Alb. Albay
AMAT American Mission for Aid to Turkey (Amerika’dan Türkiye’ye Yardım Kurulu)
Amp. Amper
ANAP Anavatan Partisi
a.s. Aleyhisselam (Allah’ın selamı onun üzerine olsun)
Ank. Ankara
AP Adalet Partisi, Associated Press (Amerikan Haberler Ajansı)
Apt. Apartman
Ar.Gör. AraştırmaGörevlisi
As. Asker, askeri, askerlik (Askeri terim) Asistan
Astsb. Astsubay
AŞ,A.Ş. Anonim Şirketi
Atğm. Asteğmen
Atm. Atmosfer
AÜ Ankara Üniversitesi
BAC, B. A.C. Birleşik Arap Cumhuriyeti
BBC, B. B.C. British Broadcasting Coorparation (İngiliz Radyosu)
Bçvş. Başçavuş
BEA British European Airways (İngiliz Avrupa Hova Yolları)
BJK, B.J.K. Beşiktaş Jimnastik Kulübü
Bkz. (bkz.) Bakınız
Bl. Bölük (Askeri terim)
BI.K., Bl.K.lığı Bölük Komutanı, Bölük Komutanlığı (Askeri terim)
Bn. Bayan
Bnb. Binbaşı
Bşk. Bşk.lık Başkan, Başkanlık
Bş. Öğ. Başöğretmen
Bştbp. Baştabip
Bul. Bulvar
BÜ Boğaziçi Üniversitesi
Cad. Caddesi
C.C. Celle Celalühü (Uludur, Yücedir.)
CHP, C.H.P. Cumhuriyet Halk Partisi
CIA, C.I. A. Central Intelligance Agency (ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı)
C.G.S. Santimetre, gram, saniye birim sistemi
CIF, c.i.f. Maliyet, sigorta, navlun (Cost. in surarance, freight)
cm. Santimetre
Cmh. Bşk. Cumhurbaşkanı
ÇEK, Ç. E.K. Çocuk Esirgeme Kurumu
Çev. Çeviri, çeviren
ÇNAEM Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi
Çvş. Çavuş
d. Dakika
DDT Dichlor-Diphenyl-Trichlor-aethan (Pire, sinek vb. yok etme ilacı)
DHMİ Devlet Hava Meydanları İşletmesi
Dipl. Diploma, Diplomalı
DM Deutsche Mark (Alman Markı)
DMO Devlet Malzeme Ofisi
DNA Deoksiribo Nükleik Asit
Doç. Doçent
DPT Devlet Planlama Teşkilatı
Dr. Doktor
DSİ Devlet Su İşleri
DTCF, D.T.C.F. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
Dz. Ataş. Deniz Ataşesi
Dz. HO Deniz Harp Okulu
Dz. K. Deniz Komutanı
Dz. Kuv. Deniz Kuvvetleri
E East, Est (Doğu)
EBK Et ve Balık Kurumu
Ecz. Eczane
Ed. F. Edebiyat Fakültesi
Ef. Efendi, Efrat (As.)
EFTA European Free Trade Association (Avrupa Serbest Ticaret Ortaklığı)
EGO, E.G.O. Elektrik Gaz Otobüs İşletmeleri (Ankara Belediyesi)
EKG Elektrokardiyografi
EOKA Ethnike Organosis Kypriotikes Apelentberoseos (Kıbrıs’ta Rum Çete Örgütü)
ESHOT Elektrik Su Havagazı Otobüs Tramvay İşletmeleri (İzmir Belediyesi)
FAO Food and Agriculture Organization (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) (Roma’da)
FB., F. B. Fenerbahçe Spor Kulübü
FBI Federal Bureau of Investigation (Amerikan Milli Emniyeti)
FIFA Federation Internationale de Football Association (Milletlerarası Futbol Federasyonu)
FIS Federation Internationale de Ski: (Milletlerarası Kayakçılar Federasyonu)
FKB Fizik, Kimya, Biyoloji
FOA Froeign Operations Administration (Amerika’nın yabancı devletlere yardım fonu)
Gal. Galon
Gmr. Gümrük
Gn. Kur. Genel Kurmay
Gön. Gönderen
g. Gram
Gram. Gramer Dilbilgisi
GS., G.S. Galatasaray Spor Kulübü
H. Hidrojen, Hicri
HO, H.O. Harp Okulu
HP Beygirgücü
Hrk. Bşk., Bşk.lığı Harekat Başkanı, Başkanlığı
Hrp. T. D. Bşk., Bşk.lığı Harp Tarihi Dairesi Başkanı, Başkanlığı
Hst. Hastane
Hst. Bş. Hek. Hastane Başhekimi, Başhekimliği
Hv. Hava
Hv. Kuv. Hava Kuvvetleri
Hz. Hazret veya hazretleri
ICAO International Civil Avation Organization (Milletlerarası Sivil Havacılık Teşkilatı)
IMCO Inter-Governmental Maritime Consultavive Organization
(Milletlerarası Denizcilik Danışma Teşkilatı)
IMF International Monetary Fund (Milletlerarası Para Fonu)
INS International News Service (Milletlerarası Haber Servisi)
IRO International Refugee Organization (Milletlerarası Mülteci Teşkilatı)
İHA İhlas Haber Ajansı
İÜ İstanbul Üniversitesi
İTÜ İstanbul Teknik Üniversitesi
İmp. İmparator
Kd. Kıdemli
kg. Kilogram
Khz. Kilohertz
KİT Kamu İktisadi Teşekkülleri
KKK Kara Kuvvetleri Komutanı
K. Kuv. Kara Kuvvetleri
Kl. Kilolitre
KLM Koniklijke Luchtvaart Maatschappij (Hollanda Kraliyet Hava Yolları)
km. Kilometre
Koll.Şti. Kollektif Şirketi
Kom. Komisyon
Kom.Şti. Komandit Şirket
Kor. Kolordu
Kora. Koramiral
Korg. Korgeneral
krş Kuruş, Karşılaştırınız
KS, K.S. Kuddise Sirruh
Kur. Kurmay
Kur. Bşk. Kurmay Başkanı
Log. Logaritma
lt. Litre
Ltd. Limited
Ltd. Şti. Limited Şirketi
Lv. Levazım
Lv. Sa. Al. Kom. Levazım Satım Alma Komisyonu
M., MÖ, M.Ö. Milat, Miladi, Milattan önce
m., m Metre
mad. Madde
Md. Müdür
M. E. B. Milli Eğitim Bakanlığı
mg. Miligram
MİT Milli İstihbarat Teşkilatı
mm., Milimetre
MHP Milliyetçi Hareket Partisi
MSP Milli Selamet Partisi
Mrşl. Mareşal
MS, M.S. Milattan Sonra
MTA Maden Tetkik Arama (Enstitüsü)
MTTB Milli Türk Talebe Birliği
Mu. Muhabere
Müh. Mühendis
Mv. Hast. Mevki Hastanesi
N North (Kuzey)
NASA National Aeroautics And Space Administialion (ABD Milli Havacılık ve Feza Dairesi)
NATO North Atlantic Treaty Organization (Kuzey Atlantik Paktı Teşkilatı)
No. Numara
O.W. Ouest West: Batı
ODTÜ Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Onb. Onbaşı
Opr. Operatör
Or. Oramiral
Ora. Oramiral
Ord. Ordinaryüs
Ord. Prof. Ordinaryüs Profesör
Org. Orgeneral
Ort. Ortaklık
Oto. Otomobil
Öğ. Öğretmen
Öğr. Öğrenci
ölm. Ölüm, Ölümü
Ör. Örnek
P. Polis
PK, P.K. Posta Kutusu
Prof. Profesör
Pş. Paşa
PTT Posta Telgraf Telefon (İdaresi)
Rd. Radar
RNA Ribo Nükleik Asit
r. Yarıçap
r.anh, r.anha Radıyallahü anh, anha (Allah ondan razı olsun)
r.aleyh Rahmetullahi aleyh (Allahü tealanın rahmeti onun üzerine olsun)
S South (Güney)
s. Sayfa
sa. Saat
SABENA Société Anonyme Belge D’Expolitation da la Navigation Aérienne (Belçika Hava Yolları)
s.a.v Sallallahü aleyhi ve sellem (Ona hayır dualar olsun)
Sb. Subay
Sin. Sinüs
SSCB Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği
SEATO Sout East Asia Treaty Organization (Güneydoğu Asya Antlaşması Teşkilatı)
sm., cm. Santimetre
s. Saniye
Sok. Sokak
SOS, S.S.S. Save Our Souls (Denizde milletlerarası acele yardım isteme imdat işareti)
Şb. Şube
Şrt. Şirket
TAO Türk Anonim Ortaklığı
TASS Telgrafneo Agenstsvo Soveteskovo Soyuza (Rus Haber Ajansı)
TAŞ, T. A.Ş. Ticaret Anonim Şirketi
Tb. Tabur
Tbp. Tabip
TBMM, T. B.M.M. Türkiye Büyük Millet Meclisi
TC Türkiye Cumhuriyeti
TCDD, T.C. D. D. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
TCK Türk Ceza Kanunu
Tel. Telefon
Telg. Telgraf
TGRT Türkiye Gazetesi Radyo Televizyonu
Tğm. Teğmen
THA Türk Haberler Ajansı
THK Türk Hava Kurumu, Türk Hukuk Kurumu
THY Türk Hava Yolları
TKİ Türkiye Kömür İşletmeleri
TL Türk Lirası
TMMOB Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
TMO Toprak Mahsülleri Ofisi
TNT Trinitrotoluen (Dinamit)
TRT Türkiye Radyo Televizyon Kurumu
TPAO Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı
Tug. Tugay
Tuğg. Tuğgeneral
Tümg. Tümgeneral
TV Televizyon
UFO Unidentified Flying Obsect (Bilinmeyen Uçan Cisim)
UNESCO United Nations Educational Scientific and Cultüral Organization
(Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Teşkilatı)
UNİCEF United Nations International Children’s Emergency Fund
(Birleşmiş Milletler MilletlerarasıÇocuklara Acil Yardım Fonu)
UP United Press (Associations) (Amerikan Haberler Ajansı)
UPU Universal Postal Union, Union Postale Universelle (Milletlerarası Posta Birliği)
USA United States of America (Amerika Birleşik Devletleri)
Uzm. Uzman
Üçvş. Üsçavuş
Ütğm. Üsteğmen
V Volt
vb. ve benzeri, ve bunun gibi, ve başkaları
vd. Ve devamı
Vet. Veteriner
vs. ve saire
W West (batı), Watt
WB World Bank (Dünya Bankası)
WHO World Health Organization (Dünya Sağlık Birliği)
WHO Word Meteorological Organization (DünyaMeteoroloji Birliği)
Yd. Yedek
Yd. Sb. Yedek Subay
Y. Müh. Yüksek Mühendis
Yb. Yarbay
yy. Yüzyıl
Yzb. Yüzbaşı
Yrd. Doç. Yardımcı Doçent

Açılımını merak ettiğiniz kısaltmaları http://sozluk.turkcebilgi.com da aratabilirsiniz.

Tarih : Sanayii İnkilabı

23 Nisan 1920 de Ankara'da toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi, 2 Mayıs 1920'de 11 bakandan oluşacak hükümetin kurulması ile ilgili 3 numaralı kanunu kabul etmişti. Bu hükümette bir de İktisat Bakanlığı bulunmaktaydı.

Hükümetin programında mali ve ekonomik meseleler üzerinde önemle durulacağı da belirtilmişti. Ancak 1920-1922 yıllarında Türkiye, Kurtuluş Savaşı içinde bulunduğundan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin bu dönemdeki başlıca amacı yurdu istiladan kurtarmaktı. Savaşın gerektirdiği nedenlerle de, hükümet o sıralarda üretim ve endüstriye yatırım yapacak durumda değildi. Ancak yönetici kadro zaferden sonra prensip olarak siyasi ve ekonomik bağımsızlığı öngörmüştü.

Lozan Konferansı'na ara verildiği sırada, İzmir İktisat Kongresi 1135 delege ile 17 Şubat - 4 Mart 1923'de toplandı. İzmir İktisat Kongresinde, Yeni Türkiye'nin ekonomik sorunları tartışıldı. Ayrıca, Lozan'da devamı istenen kapitülasyonlar ve diğer imtiyazların kabul edilmeyeceği ifade ediliyordu. Bu kritik devrede, ekonomik sorunları düzenlemek için kararlar alan İzmir İktisat Kongresinde savaşlardan yorgun çıkan halka, ekonomik yön vermek ve harap olan yurdu kalkındırmak için yapılması gerekenleri tespit etmek amaçlanıyordu. İzmir İktisat Kongresi sonunda; kongreye katılanlar oybirliği ile Misak-ı İktisadı kabul ederek, modern ve müreffeh Türkiye için canla başla çalışmaya and içti.

Kongerede ;

-- Hammaddesi yurt içinde olan endüstri kollarının kurulmasına, Özel Girişimcilerin Desteklenmesine,

-- Yatırmcılara kredi sağlayacak bankaların kurulmasına,

-- Günlük tüketim mallarına öncelik verilmesine,

-- Önemli kuruluşların millileştirilmesine,

-- Sanayii teşvik edici yasaların çıkarılması, özellikle gümrük tarifelerinin milli sanayiin kalkınma ihtiyaçlarına göre değiştirilmesi,

-- Yerli malların karada ve denizde ucuz tarife ile taşınması,

-- Sanayi bankalarının kurulması,

-- Teknik eğitimin geliştirilmesine, karar verilmişti.

-- Devlet ekonomide özendirici, koruyucu ve düzenleyeceği bir rol üstlenecekti.

Tarım

Büyük zaferin kazanılmasından önce, Mustafa Kemal Paşa, 1 Mart 1922 tarihinde TBMM'yi açış konuşmasında köylü ve tarım sorunlarına eğilmiştir. "Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hak kazanmış ve layık olan köylüdür." Atatürk, İzmir İktisat Kongresi'nde yaptığı konuşmada tarımın önemi üzerinde durmuş; "Kılıç kullanan kol yorulur, fakat saban kullanan kol, her gün kuvvetlenir." değerlendirmesini yapmıştır.

Köylünün en büyük sıkıntısı, aşar veya öşür denilen mahsulünün onda birini vergi olarak ödemesiydi. Büyük bir mali fedakarlığı göze alan hükümet, 1925 Şubatında Aşar Vergisini kaldırdı. Böylece köylü ağır ve sıkıntılı bir vergi sisteminden kurtulmuş oldu.

1925'te çıkarılan başka bir kanunla Hükümet, köylüyü topraklandırmak amacı ile bedelini yirmi yılda ödemek üzere toprak dağıttı. Ziraat Bankası, küçük çiftçilere kredi kolaylıkları tanımakla ve faiz haddini düşürmekle yararlı hizmetler yaptı. Kooperatifçiliğe önem verildi. Tarım Kredi Kooperatifleri, Ziraat Okulları ve Yüksek Ziraat Enstitüsü açıldı.

Köylüye yararlı olmak ve yardım sağlamak amacı ile tohum ıslah istasyonları, numune çiftlikleri açıldı. Traktör kullanımı teşvik edilerek, ucuz alet ve makina dağıtımı yapıldı. Atatürk çiftlikler kurarak ve modern yöntemler uygulayarak çiftçilere örnek oldu.

Türkiye Sanayi Kredi Bankası kaldırılarak bunların yerine Sümerbank kurulmuştur. Sümerbank'ın faaliyetlerinin ana amacı, özel sektör sanayiinin kredi ihtiyaçlarını karşılamak olmakla beraber, esas görevini sanayi planının uygulanması teşkil etmiştir. Sümerbank, aynı zamanda daha sonra kurulan diğer devlet kuruluşlarına da örnek olmuştur.

1935 yılında yeraltı kaynaklarının araştırılması için Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA), elektrik enerji kaynaklarının değerlendirilmesi için Elektrik İşleri Etüd İdaresi (EİE), maden ve elektrik işletmelerini kurmak ve işletmek amacıyla Etibank kurulmuştur.

1. Beş Yıllık Sanayi Planı'nda tekstil sanayii, kendir-kesen sanayii, demir-çelik sanayii, sömikok fabrikası, porselen-çini sanayii, sudkostik, klor, suni ipek, selüloz ve kağıt tesisleri, şeker sanayii, süngercilik ve gül sanayileri yer almıştır. Planın uygulanmasına 1934 yılında başlanmış, planda öngörülen tesisler beş yıl içinde tamamlanarak işletmeye açılmıştır. Yine bu devrede planda yer almayan askeri fabrikaların modernizasyon ve genişletilmesine de devam edilmiştir. 1933-1938 yılları, Türk sanayiinin ilk ve planlı kuruluş safhasıdır. Planlı kalkınma, teknik alanda iş gücü yaratmış ve toplum yaşantısına büyük ölçüde etki yapmıştır. Özellikle toprağın verimini artıracak olan tekniğin tarıma uygulanmasının, bütün bir endüstri hayatının gelişmesi ile mümkün olabileceğini de ortaya koymuştur.

Ulaştırma

Bir ülkenin ekonomik kaynaklarının iyi bir şekilde işletilmesi, verimlendirilmesi, dış ticaretinin geliştirilmesi ancak, düzenli bir ulaştırma şebekesi ile mümkündür. Ulaştırma, bir ülkenin siyasi, sosyal, kültürel hayatına etki yaptığı gibi, o ülkenin milli birlik ve bütünlüğünün sağlanmasında da başlıca rol oynar. Yeni devletin kuruluşundan 1938 yılı sonuna kadar, ekonomik kalkınmayı sağlamada altyapıya önem verilmiş, bu amaçla demiryolu, karayolu ve denizyolları öncelikle ele alınmıştır.

Demiryolları

Yabancı şirketlerin elinde bulunan demiryollarını satın almak, devletleştirmek, demiryolları politikasının ilk adımını teşkil etmiştir. İkinci adım ise, yeni demiryolları yapmak olmuştur. Yurdu demiryolu ağlarıyla örmek, bir hükümet politikası olarak, ısrarla ve başarı ile uygulanmıştır.

1927 yılında, Münakalat (Ulaştırma) Bakanlığı'na bağlı olarak Devlet Demiryolları ve Limanları Umum (Genel) Müdürlüğü'nün kurulması ile devlet fiilen demiryolu ve deniz yolu işletmeciliğine başlamıştır. 1929 yılında 5144 km. uzunluğunda olan demiryollarının 2766 km.si devlete, 2378 km.si de yabancı şirketlere ait bulunmakta idi. Yeni kurulan Genel Müdürlük, bir taraftan yeni demiryolu yaparken, diğer taraftan da yabancı şirketlerin elinde bulunan hatların devletleştirilmesini yüklenmiştir. Cumhuriyetin ilanından 1938 yılı sonuna kadar, oldukça kıt kaynaklarla, her yıl ortalama 200 km. toplan 3360 km. demiryolu yeniden yapılmıştır. Herhangi bir dış yardım sağlanmadan dar ve kıt imkanlarla demiryollarının yapılması gerçekten başarılı bir olaydır.

Karayolları

Cumhuriyet Türkiye'sine Osmanlı İmparatorluğu'ndan intikal eden karayolu uzunluğu 18.335 km.'ye varmakta idi. Bu yolların 13.885 km.'lik kısmı harap ve tamire muhtaçtı. Toprak düzeltilmesi sonucu geçişe müsait yolların uzunluğu ise 4.450 km'ye yaklaşıyordu Üzerinden yaz ve kış motorlu nakil vasıtalarının geçişini sağlayan kasaba ve şehir yollarının yapımı, Cumhuriyet döneminde mümkün olmuştur.

Denizyolları

Denizyollarında gelişme çok yönlü olmuştur. Lozan Barış Antlaşması ile Türk karasularında gemi işletme hakkı (Kabotaj hakkı) Türklere bırakılmış, böylece yabancı uyruklu gemilerin yerine Türk yük ve yolcu gemileri almıştır. 1 Temmuz 1926'da Türk Kabotaj Kanunu yürürlüğe girmiştir. 1911'de Türk limanları arasında ulaşımın ancak % 10'unu sağlayan ve 1909'da kurulan Osmanlı Seyrisefain İdaresi Türkiye Cumhuriyeti'ne devredildikten sonra, Türkiye Seyrisefain idaresi adı altında bir devlet hizmeti görmeye başlamıştır. Sahillerimizde yük ve yolcu taşınması devlet ve özel teşebbüs eliyle yürütülürken, devletin bu alanı bir kamu hizmeti sayarak müdahalesi ile, yolcu taşıma işi devlet tekeline bırakılmış, yük taşımada devlet ve özel teşebbüs bir arada faaliyette bulunabilme imkanına kavuşmuştur. Önce Deniz Bank (1938), daha sonra Devlet Deniz Yolları Genel Müdürlüğü (1939) ve daha sonra Denizcilik Bankası (1952) adı ile anılan kuruluşlar deniz ulaştırmasının gelişmesinde büyük rol oynamışlardır.

Havayolları

1936 yılında Ankara-İstanbul arasında düzenli uçak seferleriyle Devlet Hava Yolları'nın çalışmaları başlamıştır. Sonraları Türk Hava Yolları adını alacak Devlet Hava Yolları, kısa sürede yurt dışı seferlerine de başlayarak büyük gelişme göstermiştir.

Biyografiler : Türk - İslam Bilginleri

Biruni: Astronomi ve Matematik Dehası Al Biruni (Abu?l-Rayhan Muhhamed ibn Ahmad Al- Biruni) 973 yılında şimdi Khiva olarak bilinen şehirde, Özbekistan?da doğdu. İlk öğrenimini yunanlu bir bilginden aldı. Tanınmış ve seçkin bir aileden gelen Harezm'li matematikçi ve gökbilimci biri tarafından evlat edinilen el-Biruni ilk çalışmalarını bu alimin yanında yaptı. İlk eseri Asar-ül Bakiye'dir.

Cezeri: Sibernetiğin Kurucusu Bedîüzzaman Cezerî, 1136'da Diyarbakır'da doğdu. Artuklu sarayında 32 yıl başmühendislik görevi yaptı. Bir yığın keşifleri bugün dahi hayret vericidir. Tarihte sibernitiğin ilk kurucusu olma şerefi onundur.

Evliya Çelebi: Meşhur Seyyah ve Seyahat Yazarı Evliya Çelebi (1611-1682), tarihî seyahat edebiyatımızın unutulmaz sevimli ve saygın bir sîmasıdır. Kendisine has o tatlı, akıcı, arı, duru ve sürükleyici üslûbuyla çağına damgasını vurmuş güçlü bir yazar, coşkun bir şâir, hattat, nakkaş ve bir mûsıkîşinastır. 1611'de şehirler güzeli İstanbul'da gözlerini dünyaya açtı. Babası ünlü velî Ahmed Yesevî'nin soyundan gelen derviş Mehmed Zıllî Efendi'dir. Kanunî'nin Zigetvar Seferi'nde büyük hizmetleri olan, pirinç levhalar üzerine oyma işleyen sanatkâr, hattat bir baba...

Farabi: Büyük İslam Filozofu Ebu Nasır Muhammed bin Muhammed bin Tarhan bin Uzlug El-Farabi (879-950) (batıda Alpharabus), Sır-ı Derya?da Faraba şehrinde doğdu. Aristo?nun derin bilgiç çalışmacısı, matematikçi ve doktor olarak ün kazandı. Aristo?nun ve yeni platoncuların çalışmalarının Suriye?li çevirmen ve yorumcularıyla daha yakından tanışmak için Bağdat, Şam, Harran ve Halep?i ziyaret etti.

Gazali: Mıhteşem İslam Filozofu ve Müceddidi İmam-ı Gazalî, bugün bir kısmı İran toprakları içinde kalan Horasan'ın Tûs şehrinde hicri 45 tarihinde (M. 1058) doğmuş, yine Tûs'un yakınlarındaki Tabira kasabasında505'de 55 yaşında vefat etmiştir. Ömrünün ilk seneleri ilim tahsiliyle geçmiş, orta yaşlarında ilmin zirvesine çıkmış, itibar ve hürmetin en muhteşemini görmüş, sonraki senelerinde (...)

Harezmi: Cebirin Kurucusu Harezmi Horasan?da (Özbekistan?ın Karizmi kentinde) doğmuştur. Hayatının büyük bir bölümü Bağdat?da (Beytü?l Hikme?de) matematik, astronomi ve coğrafya konularında çalışarak geçmiştir. Cebirin kurucusu olan Harezmi?nin iki önemli matematik kitabı vardır; "Cebir" ve "Hint Hesabı".Harezm'de temel eğitimimini alan Harezmi gençlinin ilk yıllarında Bağdat'taki ileri bilim atmosferinin

Hazerfan Ahmed Çelebi: Uçmayı Başaran İlk Türk Hezarfen Ahmed Çelebi, dünyada ilk kez uçmayı başaran Türk bilginidir. Onyedinci yüzyılda yaşadığı, 1623-1640 yılları arasında saltanat süren Sultan Dördüncü Murad zamanında, uçma tasarısını gerçekleştirdiği ve geniş bilgisinden ötürü halk arasında Hezarfen olarak anıldığı bilinmektedir. Evinde deneylerle uğr

İbn-i Firnas: Modern Havacılığın Öncüsü Bilgin Tarihî kaynaklar İslâm bilgini Endülüslü İbn-i Firnas'ın da (? - 888) uzun çalışmalar sonunda yeni bir keşifte bulunup bir cihaz yaptığını, üzerine kumaş geçirip kanat yerine büyük kuş kanatları taktığını ve bu âleti çalıştırarak havalanıp uçtuğunu kaydeder. Üstelik havada uzun süre kuşlar gibi süzüldüğünü, daha sonra da ...

İbn-i Haldun: Sosyolojinin Babası İbn Haldun, İslâm âleminin yetiştirdiği en büyük sosyoloji ve tarih felsefesi bilginidir. Esas adı Abdurrahman bin Muhammed bin Haldun olan ünlü bilgin, Tunuslu asil bir ailenin çocuğudur. Babasının basiretli gözetiminde ciddî bir tahsil gördü ve ilk olarak Kur?ân-ı Kerîmi ezberledi. Çağın kıraat allâmelerinden ...

İbn-i Rüşd: İslam Filozofu ve Hekimi Endülüs'ün yetiştirmiş olduğu en büyük filozoflardan ve hekimlerden birisi olan İbn Rüşd (1126-1198), Aristoteles'in yapıtlarına yapmış olduğu yorumlarla Aristotelesçiliğin dirilmesini ve güçlenmesini sağlamıştır. Felsefecilerle kelamcılar arasında cereyan eden tartışmalarda, İbn Rüşd, felsefecilerin tarafını tutmuş ve ...

İbn-i Sina: Dünya Tıbbına Yön Veren Tabip Bilim ve tabâbet dünyasının semasında bir güneş gibi parlayan Müslüman Türk bilgini İbn-i Sînâ (980-1037), Buhârâ'ya bağlı Afşan'da doğdu. O, tarihin en büyük tıp allâmesidir. Esas adı Ebû Ali el Hüseyin, babası Abdullah bin Sinan, annesi ...

Kemalettin Demiri: İlk Zoolojik Ansiklopedinin Sahibi Bilgin Varlıkların yaratılış özellikleri üzerine geniş incelemeler yaparak eserden müessire Yüce Yaratan'ın sonsuz kudretini nazarlara vermeye çalışan Kemaleddin Demîrî (1349-1405) ünlü bir zooloji bilginidir. Batılılardan 400 yıl önce zooloji konusunda ilk ansiklopediyi yazan bu bilginimiz Kahire'de doğdu.

Mimar Sinan: Mimarların Pîri Mimarlık tarihimizin ve hatta dünya mimarlık tarihinin en meşhur ve en önemli şahsiyetlerinden olan Mimar Koca Sinan, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murat devirlerinde yaşamıştır. Dünya yapı sanatının şüphesiz en ustalarındandır. Daha önce klasik ölçü ve kararlarına kavuşmuş olan Türk mimarlık sanatında, kendi dehasıyla değişik nisbet ve biçimler ve tarzlar deneyerek yeni tercihler ortaya koymuştur.

Hastalıklar : Bironşit

Bronşit akciğer içinde havanın dolaştığı boruların iltihaplanması. Bronşite, stafilokok, streptokok, pnömomok influenza basili gibi iltihap yapıcı mikroplar sebeb olur. Vücut direncini kıran rüzgarlı ve rutubetli yerlerde yaşama, ani üşütme bronşite sebeptir. Bronşite kolayca yakalanmanın bir sebebi de irsi ( kalıtım) ve vücut istidadından olabilir.

Bronşit, had ( akut) ve müzmin ( kronik) olmak üzere iki çeşittir.
Akut bronşit
Yukarı solunum yollarından bronşcuklara kadar uzanan hava yollarının ani başlayan iltihaplanması demektir. Sebepleri bakteri veya virüs olabilir. Bir soğuk algınlığından sonra görülebilir. Bronşit doğrudan doğruya çıkabildiği gibi grip, larenjit, kızamık vb. başka hastalıkların da ardından ortaya çıkabilir. Yani bir hastalığın ihtilatı ( komplikasyonu) da olabilir. Bazı kimyevi madde ve zehirli gazların tahrişi ile de bronşitler ortaya çıkabilir. Kuru ve soğuk hava da solunum yollarının direncini düşürdüğü için, akut bronşite sebeb olabilir. Burada bronşiti yapan yine mikroplardır. Ancak sebeb, bunlara karşı vücudu zayıf düşüren soğuk ve kuru havadır.

Bir soğuk algınlığından sonra ortaya çıkan tipik bir bronşit de göğüste sıkışma hissi akşam üzeri başlayan ateş, hafif baş ağrısı, ürperti, halsizlik, hışırtılı solunum, öksürük bulunur. Öksürük başta kurudur. Ancak iltihabın ilerlemesi ile balgam da çıkmaya başlar. Bazı virüslerin sebeb olduğu bronşitlerde yüksek ateşle birlikte bel ağrısı, kırıklık, ishal de bulunabilmektedir.

Hastayı, soğuktan korumak ve oda havasını devamlı nemli tutmak gereklidir. Ateş düşürücü ve öksürük kesici ilaçlar mutlaka bir doktor nezaretinde ve antibiyotikler antibiyogram yaptırarak alınmalıdır. Bu tip ilaçları şuursuz kullanmamalıdır, teşhis hatalara sebeb olabilmektedir. Yatak istirahatı gereklidir. Sıcak ıhlamur, açık çay, süt ve çorbadan meydana gelen bir beslenme uygulanır. Süte bal karıştırıp içmek öksürüğe çok iyidir. Sırta 4-5 kuru vantuz (şişe) tatbikatı yapılır. İlk önce yatıştırıcı öksürük şurubu, balgam çıkarmaya başladığı zaman balgam söktürücü öksürük şurupları kullanılır. C vitamini bakımından zengin olan meyveler yenir. Ayrıca C vitamini almak faydalıdır. Hatmi çiçeği çayına devam edilirse tedavi eder. Süt otunun demi, balgamı söktürür. Gelincik çayı öksürüğü giderir. % 1-3 (% 1)lük ebegümeci infüzyonunun (demi), solunum, yolları iltihabına karşı koruyucu özelliği vardır. Göğüs hastalıklarında antiseptik (mikrop öldürücü) özelliği olan mersin yaprağının % 3’lük demi içilirse bronşite şifa olur.
Müzmin kronik bronşit
Uzun süreden beri devam eden öksürük ve fazla miktarda balgam çıkarmakla ortaya çıkar. Bir bronşiti kronik olarak adlandırmak için, öksürük ve balgamın en az iki seneden beri devam etmesi ve her sene en az üç ay sürmüş olması gereklidir. Balgamın ekseriya sabahları çıkması gerekmektedir. Genel olarak ateş yoktur.

Nefes darlığı bilhassa geceleri daha sık görülür. Zamanla hastanın nefes darlığı artar. Parmak uçları ve dudaklarda morarma olabilir.
Sebepleri
Oldukça farklı ve fazladır. En çok rutubetli iklim şartları, tozlar, sigara dumanı, tekrarlayan bakteri ve virüs bronşitleri, nihayet allerjik reaksiyonlar sayılabilir. Bu sebepler içinde sigara en önemli yeri işgal etmektedir. Sigara içenlerin çoğunda özellikle günde bir paketten fazla içenlerde ileri yaşlarda kronik bronşit başlamaktadır. Sabahları çok olan öksürük, çok kere kuru, bazan da balgamlıdır. Hastaların bir kısmı bu öksürüğe önem vermezler. Bir kısmı da bunun önemini bilmekle beraber sigarayı terk edecek iradeden yoksundur. Bazı kimselerin akciğer savunma mekanizmaları zayıftır ve bunlarda kronik bronşit için müsait bir zemin vardır. Kronik bronşit, kadınlarda erkeklerden daha azdır.

Tedavisinde en önce yapılacak şey, bronşları tahriş edici ortamdan tecrit etmektir. Bakteriyel bir enfeksiyonsa antibiyotikler; mantar iltihabı ise mantar ilaçları kullanılmalıdır. Böyle durumlarda bronşları genişletici ve balgam söktürücü ilaçlar verilir. Sigarayı mutlaka bırakmalıdır. Akut bronşite uygulanan tıbbî bitkilerin tedavisi kronik bronşite de uygulanır. 1000 gram suya 20 gram sığırkuyruğu çiçeği, 10 gram ebegümeci çiçeği ve 10 gram gelincik çiçeği konularak elde edilecek dem iyi bir balgam sökücü ve öksürük kesicidir. Yine hatmi çiçeği bu hastalık için de çok güzel devadır.

Bronş mukozasının infeksiyonudur.

Akut Bronşit

Bronşların öksürük ve cerahatli balgam çıkışıyla belirgin infeksiyonudur.
Kronik Bronşit
Dünya Sağlık Örgütünün tanımına göre, birbirini izleyen en az iki yıl içerisinde en az üç ay süre içinde çoğu günü öksürük ve balgam yakınmaları ile geçiren hastalarda kronik bronşitten söz edilir.

Nedenleri


Virüsler
Bakteriler
Sigara içimi
Toza maruz kalmak
Çevre kirliliği
Çocukluk çağına geçirilmiş akut bronşit atakları

Bronşitin nedenleri arasında yer almaktadır ancak unutulmamalıdır ki günde sadece 10 adet sigara içilmesi bile bronşite yakalanma riskini iki katına çıkartmaktadır.
Tedavi Şekilleri
Virüslere bağlı bronşitte anti-obstrüktif (nefes tıkanmasını giderici) ilaçlar ve öksürük şurupları önerilir. Bakterilerin neden olduğu, ateş ve balgam renginde sarımsı-yeşilimsi değişiklik ile birlikte seyreden bronşitin tedavisinde, sebep olan bakterilere etkili ve bronşlara iyi nüfuz eden bir antibiyotik önerilir.

Kime başvurmalı


Balgam çıkartma
Öksürük
37.1 ila 38.0 C ateş
Baş ağrısı, kol ve bacaklarda ağrı, kas ağrısı gibi belirtiler hissettiğinizde pratisyen hekime, göğüs hastalıkları uzmanı hekime, dahiliye uzmanı hekime ya da infeksiyon hastalıkları uzmanı hekime danışabilirsiniz.

Pipes Output

Blog Archive

etiket bulutu

Widget edited by Davut Erarslan